Tkdf Başkanı Güllü’den ‘Nafaka Adil Değil’ Diyen Aile Bakanı Göktaş’a: “Bu Gerçekten Felaket, Tehlikeli Bir Söylem”
Haber: MERVE İTİMAT – Kamera: EYLEM Ladin DEĞER
Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu (TKDF) Genel Başkanı Canan Güllü, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş’ın “Süresiz nafaka ödenmesi gibi bir uygulama kabul edilemez… Bu adil değil” sözlerine tepki gösterdi. . Güllü, boşanma belgelerine bağlanan aylık ortalama nafaka oranının 360 lira olduğuna ve birçok kez ödenmediğine dikkat çekti. Güllü, “Bu desteği ortaya koyan bakanın devlet gücünün yöneticisi olduğunu düşündüğünüzde, sorunun devletten kaynaklanan kısımlarına çözüm üretmenin yanında gördüğünüz tabloyu çözmek yerine onu bir kenara bırakmalısınız. çözmek yerine, ya da bugünün gündeminde sanki ‘bak kuş uçuyor’ diyerek Akbelen ormanlarının katledilmesine karşı eylem ruhu yükseliyor. , evinizde şiddet görseniz bile o iki lokma ekmeğe selam verin ve oturun demesi ki ki bakanın söylemi oraya gidiyor gerçekten rezalet, tehlikeli bir söylem” dedi.
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, atamasının ardından dün ilk kez medya kuruluşlarının Ankara temsilcileriyle bir araya gelerek basın toplantısı düzenledi. Bakan Özdemir Göktaş, süresiz nafaka ile ilgili soruya, “Süresiz nafaka ödenmesi uygulaması kabul edilemez. Dolayısıyla bununla ilgilenmek ve buna da dikkat etmek gerekiyor… Süresiz nafaka adil değil.” Özdemir Göktaş’ın bu yanıtına sosyal medyada çok sayıda tepki geldi.
TKDF Başkanı Canan Güllü’den Bakan Özdemir Göktaş’a bir tepki geldi. Güllü, konuyla ilgili ANKA Haber Ajansı’na yaptığı değerlendirmede şunları dile getirdi:
“Türkiye için nafakanın ötesindeki koşulları ve bu ilişkilerde taraf olan kadınların koşullarını da değerlendirmek gerekiyor”.
“Anafaka, iki taraftan birinin evlilik menfaatlerinde ağır kusurlu olması durumunda partiye yüklenen maddi tazminattır. Burada parti dediğimizde partiye yüklenen maddi kaynak olarak ne erkeğe ne de kadına değer veriyoruz. Türkiye’de 4 tür var: Yoksulluk, katılım, tedbir ve nafaka.Biz eşler arasında çoğunlukla yoksulluk ve nafaka kullanıyoruz.Nafaka Türkiye’de aslında Türkiye için büyük bir gündem olan bir konu olsa da nafakanın kendisi ile bu çıkarların bir parçası olan kadının durumu arasındaki ilişkiler ön plana çıkmaktadır.Türk Ceza Kanunu’nun en önemli maddelerinden birinin de muhtaç taraf olduğu düşünüldüğünde, Burada süreyi belirleyen hakimdir ve Türkiye’de boşanmaların neredeyse yüzde 95’i şiddet nedeniyle olduğu için, kadınların nafaka sorunu yaşadığı bir durumda, kadınlar para alamadıkları için mağdur olsalar da asıl mesele bu. fırtınayı koparan nafakayı bir bardak suda ödeyen adamlar. Bunun ele alınması gerektiği açıktır.
“BAKAN’IN YAZDIĞI BU CÜMLEYİ DEĞERLİ BULUYORUM”
Bakanın bu cümlesini de yanlış buluyorum. Bu konuda yetkili bir masaya oturduğumda bu tür bir sorunun geleceğini kesinlikle tahmin ediyorum. Mesela Türkiye için neden İstanbul Sözleşmesi yok, neden kadın cinayetleri var? Nafaka, müftülük nikah dairesi gibi toplumsal alanda kadın istihdamının az olması konularının sorun olacağını düşünür, ilgilileri dinlerdim. Keşke Bakan açılıp bir Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu’na ‘Bu konudaki görüşünüz nedir’ diye sorsa ve ziyaret ettiği fotoğraflardan gördüğümüz Aile Platformu’ndan duyduklarımızla karşılaştırsaydı. onları diğer tarafta ve neden aynı fikirde olmadığımızı anlayabilirdi. Bu nedenle bu cümleyi kullanamadı.
“TÜRKİYE’DE nafakayı düzenleyen TCK VE MEDENİ HUKUKTAKİ HER ŞEY KAĞIT ÜZERİNDE ÇOK ÖZEL KARARLAR AMA UYGULAMADA SORUNLAR VAR”
Muhtemelen Bakan oradaki personel fazlalığı ile Belçika ve Türkiye arasında bir benzerlik çiziyor ama yasal haklar açısından baktığımızda Türk Ceza Kanunu ve Türkiye’de nafakayı düzenleyen Medeni Kanun’daki her şey çok kağıt üzerinde uygun kararlar. Ancak uygulamada sorunlar var. Türkiye’de kadın-erkek eşitsizliğinden kaynaklanan sorunlar, kız çocuklarının erken yaşta zorla evlendirilme sorunu, klasik ataerkilliğin hala kadınların eğitime erişiminde erkekleri kızlardan üstün görmesiyle eğitime erişememe sorunu. İstihdama erişim sorunu, mesleki eğitim alamama sorunu, kadının çalışma hayatı boyunca aile bakım yükü, kreş gibi konuların varlığı, gelir endeksinden en az geliri elde edebilen kadın modelini ortaya koymaktadır. hatta sıfır gelir.
“Akbelen ormanlarının katledilmesine karşı eylem ruhunun yükseldiği bir dönemde AMAÇ ‘Bakın kuş uçuyor’ diyerek nafakayı sürdürmek mi?”
Yasa diyor ki, evlilik birliğinden sonra hangi taraf yoksulluğa düşecekse, o yoksulluk içinde insan onuruna yakışır bir durumda yaşamanın kurallarını sağlamak zorundayız. Buradaki temel sorun, Türkiye’de makul bir ücretlendirme sisteminin olmamasıdır. Birbirini destekleyen ve aslında farklı açılardan sorun yaratan konular ortaya çıkıyor. Kadınların hayatındaki adaletsizliklere ve eşitsizliklere dönelim, geldiği noktada hak olanı talep ederken ve hukuki dayanağını ortaya koyarken, kimileri ‘Anafaka zulümdür, verilmemeli’ diyor. Neye göre zulümdür, neden verilmez? Bu desteği ortaya koyan bakanın devlet iktidarının yöneticisi olduğunu düşündüğünüzde sorunun devletten kaynaklanan kısımlarına yönelik analizler üretmenin yanı sıra gördüğünüz tabloyu çözmek yerine rafa kaldırılıyor ya Akbelen ormanlarının katledilmesine karşı eylem ruhu, ‘bak kuş uçuyor’ diyerek konuyu gündeme getirmek bugünün gündeminde. bu mu?
“Nafaka Ödeyen’in ispat ve itiraz hakkı vardır”
Örneğin nafaka verenin ispat hakkı vardır. ‘Görüşmediğim eşime iş buldum ama çalışmadı, paramı yemek istedi’ diyebilir, siz de bunu hakime ispatlayabilirsiniz. ya da ‘Eşimin maddi durumu çok iyi, bunun için herhangi bir kaynak ödeyemem, taban fiyat alıyorum’ diyerek itiraz hakkınızı kullanabilirsiniz. Ama burada suni cümlelerle ‘nafaka veriyorum, kız arkadaşıyla yiyor’… Saçma bir tartışma, nerede yedi? veya ikili ilişkilerde hayat arkadaşı bulma hakkınız yok mu? Seni boşadıysa benim mi yoksa kara toprağın ideolojisini mi gerçekleştirelim? Bunların her biri bir masa etrafında tartışılmalı ve medeni dünyanın yaptığı analizler getirilmelidir.
“NAFAYA VERMEYECEĞİZ, EVDE ŞİDDET GÖRÜRSEN, İNSANLAR İKİ YALAMA EKMEK DİYE OTURSA BAŞARILIDIR, TEHLİKELİ BİR AÇIKLAMADIR”
Bu ülke bizim, bu ülke yarı kadın, yarı erkek ve bu ülkenin geleceğini doğru şekillendiremezsek yarın sokaklarda şiddet ya da taciz ve tecavüz olayının olduğu, ayda 40 kadın değil, her gün neredeyse 10 kadın öldürülüyor. Kolay bir cümle değil. “İttifak süresiz olmamalıdır.” Nafaka süresiz olmalıdır, kadın muhtaçsa yoksulluğa düşmez, dilenci olmaz ve hata yapan taraf nafakayı evde yarattığı çocukların bakımı ile ödemekle yükümlüdür. müşterek bağlantı, anne-baba konutundan değil. Süresiz Nafaka Platformunun söylediği bir cümle var; devlet nafaka ödüyor. Buradan sesleniyorum, eğer evlilik birliğinde boşanmalar çoğunlukla şiddetten kaynaklanıyorsa, bu şiddeti uygulayan taraf olan devlet olarak ben neden kendi vergimi ödeyeyim? İnsanlar, birlikte seyahat edecekleri aileyi oluştururken, davranışlarının sonuçlarını da göz önünde bulundurarak sorumluluklarının bilincinde olmalıdır. Bugün biz kadına nafaka ödemeyeceksek, evinizde şiddet görseniz bile bakan şu iki lokma ekmeğe selam verin oturun diyorsa bakanın söylemi oraya gidiyor nitekim ayıp ve tehlikeli bir söylemdir.
“BOŞANMA DOSYALARINA TAKILAN NAfaka TUTARI ORTALAMA 360 TL”
İstanbul Barosu tarafından yapılan bir araştırmada boşanma evraklarındaki nafaka oranlarının ortalama 360 TL’ye tekabül ettiğini tespit ettik. O karşılığı bugünden yükseltelim, 500 lira, bin lira, 2 bin lira, 3 bin lira olsun. Nafaka hayatta kalanın masraflarını karşılayacak bir süreç oluşturmayacak ama sorun şu ki paraya el konuluyor. Hatta o hanımlara birikmiş ölçü ile geri vermiyorlar. Bedel ödemekten uzak, kadının yaşam hakkının verdiği emeği görmekten uzak bir niyet yapısıyla, laftan anlamadıkları, sadece kendi çıkarlarını düşündükleri, kendi çıkarlarını düşündükleri polemiğiyle karşımızda bir grup var. tıpkı yel değirmenleriyle savaş gibi bu süreçte bağlar devam etmelidir. Ve kamu kurumlarının da bu grubu desteklediği ve görünür kılmaya çalıştığı bir süreçteyiz açıkçası çok yanlış buluyorum.”